31 Mayıs 2012 Perşembe

Bir Günaha Veda Etmek


İçinde bulunduğumuz şu güzel 3aylarda bir takım hatalarımızdan vazgeçmeyi başarabilsek..

Kendi kendimizi sorgulasak..
Zaaflarımızı gözden geçirsek..
Yol ayrımlarımıza dikkat etsek..
Sürekli ben demekten vazgeçip biz demeyi başarabilsek..
Kendimiz için istediğimizin kat kat fazlasını dostlarımız için isteyebilsek...


Aile içimizde mail grubumuz var.. 
Herkes çeşitli paylaşımlarda bulunuyor...
Abimden gelen bu mail ile irkildim..
Aldı beni bir düşünce..Sizinde okumanızı istedim..
Kim yazdı bilmiyorum ama yazanın ellerine sağlık, zihnine sağlık...


Nefis, eşittir ben, demektir.
Dolayısıyla "ben" duygusu büyük bir güç olarak kendini gösterir. 
Böylece yollar ikiye ayrılır; bir tarafta canının istediğini yapanlar,
diğer tarafta Allah'ın istediğini yapanlar.
 Nefis meselesinin özü budur.
Nefis, cennetle cehennemin yol kavşağıdır.
Nefsiyle isteyen cennete, isteyen cehenneme gider.
Şeytan, "ben" kelimesinden manevi hayatımıza girer.
İkisi birleşir, Müslüman'ın rakibi olur.
 İnsanın zaafları şeytanla anlaşır, iki ayaklı şeytanların sayısı artar.
Yol kavşağı her şehirde her an karşımızdadır.
Orada cami de vardır meyhane de vardır.
İsteyen camiye isteyen meyhaneye gider.
Meyhaneden kasıt haramların bütünüdür.
Haram daire, zahiren daha süslüdür, daha caziptir.
Haram daireye girmek çok kolay, helal daireye girmek çok zordur.
 Çünkü helal dairenin zahiren cezbedici bir yönü olmamakla beraber,
haram daire insanı kendisine çağırır.
Cennet ebedi saadet yeridir.
Bu durumda insana zoru başarmak düşer. 
Cennetin ücreti reklam edilen haramlardan uzaklaşıp, helal daireye girmektir.
 İnsanları sevk eden para, makam, şöhret ve zevklerdir.
Tarikatta nefsin kademeleri vardır.
O kademelerde pişerek yükselen kişi, kendini nefisten ve şeytandan korur.
Eğer korumakta yine zorluk çıkarsa Ahmed Yesevi gibi senelerce mağarada yaşar. 
Mevlana gibi kütüphaneyi suya atar.
Bediüzzaman Said Nursi gibi çıkar dağın başında yaşar.
Yani zamanın cazibesinden korunmak bu kadar zordur...
En büyük kazayı en iyi şoförler yapar.
İyi şoförüm der, yola hâkim olduğuna emindir ve gaza basar...
Amma sonu bazen felaket olur.
Müslüman da hızla sünnet-i seniyyede ilerliyor.
Kendini müttaki zannediyor.
Hiç beklemediği bir anda bir haram, koca bir kayalık gibi önüne atılır.
Fren yapsa da yine o harama sürüklenebilir.
Böyle pek çok arkadaş, beklenmedik işler yaptılar...
Risk her zaman herkes için vardır...
Bu durumda "Ben İslamiyet'i yaşıyor muyum?
Helal dairede miyim, haram dairede mi?" sorusu akla gelebilir.
Bunun cevabını herkes kendi hayatına bakarak bulabilir; şöyle ki:
Kimin dünyası cennet olmuşsa, o şahıs İslamiyet'i yaşıyor demektir.
Çünkü İslamiyet, dünyamızı cennet etmek için gönderilmiş bir dindir.
Üç aylara girdik.
Üç aylar, insanın kendine çekidüzen vereceği bir zaman dilimidir.
Mesela bir mübarek şahıs demişti ki:
"Ben üç ayların her gününde bir günaha veda ediyorum.
Birinci gün, sigara içmeyeceğim.
İkinci gün, laubali olmayacağım.
Üçüncü gün, şartlar ne olursa olsun yalan söylemeyeceğim.
Dördüncü gün, helal kazancın peşinde koşacağım.
Beşinci gün, borçlarımı ödeyeceğim.
Altıncı gün, eşime daha iyi davranacağım vs.
" Arkadaşı dinleyince düşündüm;
insan aldığı bu kararları uygulasa, sırat-ı müstakime biraz daha girer.
O yolun sonu da dünya ve ahiret saadetidir.
Bu da bir nevi pişerek yükselmektir...
Allah'ım bu mübarek üç ayların hürmetine, bizleri affeyle.
Şafi-i Kerim olan Allah'ım, bizlere şifa ver.
Rezzak olan Allah'ım, rızkımızı artır.
Hafız-ı Kerim olan Allah'ım, bizleri her türlü kötülükten koru...
Ve bizlere bildiklerimizle amel etmemizi nasip eyle...
İşte şeytan, bu dört nesneyi kendisine silah eder,
ummadığı anda Müslüman'ı bu silahlarla vurur.







28 Mayıs 2012 Pazartesi

Boyteksten Ametist Mucizesi...


Ametist taşını çok severim..
Belki şeffaf ve çarpıcı oluşu.. 
Belkide geçmişten günümüze uzanan gizemli duruşu...
Taş diyip burun kıvırmayın
Taşlarda canlıymış
Onlarında bi dolu faydası varmış...
Mesela ametist taşı;

  • Sahip olduğu enerji sayesinde insan üzerinde canlandırıcı bir etki yaratırmış. (bu ara buna çok ihtiyacım var)
  • Enerjisi kişide uyum ve denge oluşturur, sinir sistemi üzerinde yatıştırıcı etkisi varmış. ( Fenerbahçe stadına koymalı)
  • Bulunduğu ortamdaki olumsuz enerjileri, pozitif enerjiye çevirirmiş. ( TBMM de her masaya koymak lazım :p )
  • Yarattığı huzurlu ortam sayesinde uyku kalitesini artırarak uyku problemlerinin giderilmesine yardımcı olurmuş. ( psikiyatrlar duysun)
  • Bedende biriken fazla elektrik yükünü toplayarak beyin gücünü yükseltirmiş.
  • İnsana huzur vererek olumsuz düşünceleri uzaklaştırırmış. 
  • Yoğun çalışma ve stresten kaynaklanan zihinsel yorgunluğu ortadan kaldırırmış.
  • İnsanları, elektronik cihazlardan yayılan dalgaların zararlı etkilerinden korumaya yardımcı olurmuş.
Bu özellikler ametistin en bilinen özellikleri.. Ametist ismi Yunanlardan geliyormuş.. Onlar içinde çok kutsalmış.. ve ilginç bir inanışları varmış.. Eski çağlarda alkolik çok olduğu için alkolü ametist taşından olan kaplarda tüketildiğinde sarhoş yapmazmış.. Bana çok mantıklı gelmesede bi bildikleri vardır diye düşünüyorum...
Tibette çok kutsalmış..
Leonardo Da Vinci çok önem verirmiş bu taşa.. Bunun sayısız nedeni var.. Yazarsam Da Vincinin Şifresine döner..
Eski Mısır Uygarlığındada inanılmaz kutsal bir taşmış..
Bize gelirsek, ninelerimizin görüşleri bu taşların tamamen nazarı içine çektiği yönünde..
Hatta Reyhan Abla ( Kayserinin en meşhur takıcısı) bu taşlardan satıyor, o bahsetmişti; bu taşların içinde her kötü gözde leke oluşurmuş.. Nokta nokta olurmuş taşın içi..
İlginç değil mi?


Ametist taşından kolye, küpe, yüzük, broş çok sayıda bulabilirsiniz..
Takı olarak kullanılmasının haricinde ev dekorasyonundada sıkça rastlıyoruz.
Bkz: Abimlere ev hediyesi ametist taşı almıştım çok dalga geçtiler benimle :) tek eksiğimiz taştı diye :)


Şimdi ise Boyteks ametist taşından yatak kumaşı yapıyormuş..
Duyunca çok şaşırdım
Vallahi bravo..
İnovasyon diye okulda beynimizi yediler bitirdiler.. İnovasyon budur..
Farklılık yaratmak budur..
Özgün olmak böyle birşey..
Yapılmayanı, düşünülmeyeni düşünmek..
Böylesine güzel bir materyali, teknoloji ile birleştirip insan kullanıma sunmak bana göre ayakta alkışlanır..
Ametist Taşından Yatak Kumaşı Olur mu Demeyin...
Bal gibi de oluyormuş...
Hemde krallar gibi uyku çekmemize imkan sağlıyormuş..
Hayatımı taşların sihrine inanarak geçiren biri değilim ama Yüce Mevlamın muhteşem olarak yarattığı doğadan gelen mucize güçlere inanırım..
Birileri aklını çalıştırıp güzel işlere imza attığındada gurur duyarım..
Emeği geçen herkese teşekkürler..







24 Mayıs 2012 Perşembe

Regaib Kandili

Bugün Regaib Kandili ;) Mübarek 3 ayların başlangıcı..

  • Allah Teâla'nın kullarına lütfunun çokluğu, kereminin bolluğu ve pek çok günahkârı bağışlaması sebebiyle bu geceye "Regaib Gecesi" adı verilmiştir.
  • Sevgili Peygamberimiz (sas) Regaib Gecesi'nin içinde bulunduğu Recep ayında çok dua eder, namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi.
  • “Resul-i Ekrem, Recep ayı girdiğinde, ‘Allah’ım, Recep ve Şabanı hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazana ulaştır’ diye dua etmiş ve üç ayları sevinçle karşılamıştır.
  • Regaib, geleceğe yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkanı veren mübarek bir gecedir. 
  • Modern zamanlarda insanoğlunun en büyük sorunlarından birisinin hiçbir arzusuna gem vuramaması, isteklerini dizginleyememesi, tutkularını terbiye edememesi, güç, servet ve şehvet tutkusunu frenleyememesidir. 
  • İşte Regaib Kandili, bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerimizin, bizi esir alan aşırı tutkularımızın ve bütün bu arzular doğrultusunda ortaya koyduğumuz çaba ve gayretlerimizin muhasebesini yapmamız için bize lütfedilen mübarek bir gecedir.
  •  Regaib gecelerinde dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi mübarek kabul etmek suretiyle çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.
  • Bu geceyi fırsat bilerek gönlümüzü kasvetle boğan duygu ve düşünceleri kalplerimizden atalım. Nefsin kötü arzularını frenleyip, huzur-u kalple ibadetin lezzetini almaya, o hal üzere Rabb'imize yönelmeye çalışalım. Gıybet, haset, riya, ucb, kin, nefret ve kanaatsizlik gibi kötü duygulardan temizlenelim.

Bu Gece Neler Yapmalı?

  • Mübarek kandillerin gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmek tavsiye edilmiştir. Mümkünse oruçlu olarak karşılanmalıdır.
  • Namaz borcu olanların bu gecelerde hiç değilse bir günlük kazâ namazı kılması, iyi olur.
  • Kur'an-ı Kerim okunmalı, tövbe, istiğfar edilip tefekkür hali üzere olunmalıdır.
  • En azından yatsı ve sabah namazları camide cemaatle kılınmalıdır. Bu bütün geceyi ihya etmiş gibi sevap kazandırır.
  • "Lâ ilâhe illallah", "Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli seyyidinâ muhammed", "Estağfirullah", "Sübhânallah", "Elhamdülillah", "Allahu Ekber", "Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm" tekrar edilebilir.
  • Bu gün lütfen ama lütfen herkes herkese dua etsin...
  • Ülkemizde huzur, refah ve barış olsun..
  • Bugün kendi nefis muhasebemizi yapalım.. 
  • Günahlarımızın affedilmesi için dua edelim..
  • İnsanlık için, huzur için, fakir ülkeler için, hakkaniyet için çok dua edelim...



Allah şimdiden yapılan ibadetlerimizi kabul etsin...
Regaib Kandiliniz Mübarek olsun...
Allah hepinizin gönlünüzden geçenleri, dualarınızı kabul etsin..

Amin..

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Beynin İçine Nasıl Bakılır...

Beynimiz görünüşte grimsi renkte bir et parçası, bilimadamları parçalara ayırdıklarında ise pek bir şey bulamamışlar bu olağanüstü yapının çalışma şekli ile ilgili. Carl Schoonover bize doğadan elde edilen boyalarla sinirleri ve beyni nasıl incelediklerini anlatıyor. Etkileyici...
Videoyu izlemek için buraya  çıt çıt..

Ortadoğunun Arabesk ve Oryantal Tasarımcısı Zuhair Murad..


Bu devirde kimi görseniz tasarımcıyım diyor.. 
Hele hele İstanbulda tasarımcı görmekten fenalık geldi..
Yurdumdan başarılı tasarımcılar çıksın ama taklit etmesinler kendilerine özgü olsunlar..

Lübnanlı Zuhair Murad isimli modacıdan az biraz bahsetmek istiyorum... 
1995 yılında Lübnandan Parise gitmiş, okumuş okumuş.. Tekrar Lübnana dönmüş atölyesini açmış.. Tasarımlar yapmış.. Ön plana çıkmış.. Dikkat çekmiş.. Kırmızı halıdaki ablaları giydirmeye başlamış.. Sonrada olmazsa olmaz modacılardan biri haline gelmiş.. Lübnandaki atölyesini hala sembolik olarak kullanıyor..

Zuhair Murad imzalı elbiseleri gördüğünüzde bilirsiniz..
Hem çok feminen bi tarzı var hemde çok zarif...
Kıyafetlerinde yarı değerli ya da değerli taşlar kullandığına dikkat çekiyor.. ee yansımasıda muhteşem oluyor..
İstanbuldan ilham aldığını, İstanbula aşık olduğunu her fırsatta dile getiriyor..

Türkiyede Vakko Wedding Nişantaşında Zuhair Murad imzalı gelinliklerden bulabilirsiniz.. 
Ama kaç sezon önceye ait olur onu bilemem :)

Eğerki özel günlerinizi için bişeyler diktirecekseniz mutlaka ama mutlaka Zuhair Muradın modellerine bakın.. Ondan ilham alabilirsiniz.. Emin olun merdiven altı tasarımcıların % 90 ı onun modellerinden ilham alıp defile yapıyor.

Zuhair Muradın kendi web sitesi için lütfen buraya pıt pıt