Merhaba
'Orucu uykuya tutturursak sevabı da rüyamızda görürüz' yazımdan sonra Dilek Korkmaz isimli bir okuyucu bana aşağıdaki yazıyı mail atmış.. Bende bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim.. Biraz ağır bir yazı yoruma ve eleştiriye açık cümleler var.. Yaşadığımız çağa göre de biraz yaşamalıyız diye düşünüyorum.. ama unuttuğumuz es geçtiğimiz bir takım güzel noktaları hatırlatıyor.. Buyrun bakalım keyifli okumalar..
'Orucu uykuya tutturursak sevabı da rüyamızda görürüz' yazımdan sonra Dilek Korkmaz isimli bir okuyucu bana aşağıdaki yazıyı mail atmış.. Bende bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim.. Biraz ağır bir yazı yoruma ve eleştiriye açık cümleler var.. Yaşadığımız çağa göre de biraz yaşamalıyız diye düşünüyorum.. ama unuttuğumuz es geçtiğimiz bir takım güzel noktaları hatırlatıyor.. Buyrun bakalım keyifli okumalar..
”RAMAZAN MI, KARNAVAL
MI?”
Ramazan geliyor, geliyor, geliyor! Geldi! Ramazan
kimdir? Ramazan nedir? Ramazan niçindir? Bu Ramazan’da da, “ nerde o eski
Ramazanlar” mı diyeceğiz? Ramazan’lar olurken biz nerdeyiz? Hiç Ramazan’lar
eskir mi? Eğer eskide kaldıysa Ramazan’lar biz nerde kaldık? Eğer Ramazan’ın
tadı yoksa artık, bizim tadımız var mı? Ramazan’ın tatsızlığı hakikatte kimin
tatsızlığıdır? Tadı olmayan insanın Ramazan’ı tatlı olur mu? Hem Ramazan tatlı
olsun diye mi yaratılmıştır? Tadı, tuzu olan bir şey midir ve yenilir, içilir
mi Ramazan? Yemeden ve içmeden kesilmekse Ramazan en alt planda, biz neyin
tadını arıyoruz Ramazan’da? İbadetlerin mi? Bu soruya gülsem mi acaba? Yoksa
ağlasam mı? Hiç sormadığımız soruların hiç olmayan cevapları? Soru sormayı ve
cevapların peşinde koşmayı ne zaman öğreneceğiz acaba?
Gerçekten farkında mıyız bunun? Hani peygamber
duasıyla, bizi Ramazan’a ulaştır Rabbim dediğimiz Ramazan! Hani mü’minlerin
gelmesini iple çektikleri, hani on bir ayın sultanı, hani Kur’an-ı azimüş-şan’ın
indirildiği, hani bin aydan hayırlı geceyi bağrında taşıyan, hani gecesi
ibadet,gündüzü yine ibadet olan, hani duayla nefes alınan, hani gerçekten nefes
alınan, hani şeytanların zincire vurulduğu, hani cennet kapılarının açılıp,
cehennem kapılarının kapandığı,hani meleklerin hiç olmadığı kadar arştan arza,
arzdan da arşa rahmet taşıdığı, hani rahmet ve mağfiretin buram buram koktuğu
ay! Farkında mıyız gerçekten bu ayın?
Soruyorum bu soruyu çünkü, kendimden başlayarak
farkında mıyız tehlikenin diyorum! Ramazan’a ve kendimize ne yaptığımızın
farkında mıyız? Gelene gidemediğimizin farkında mıyız? Bize hep gelene bizim
bir türlü gidemediğimizin farkında mıyız? Aç kaldığımızın ama oruç
tutamadığımızın farkında mıyız? Teravihe gittiğimizin ama namaz kılamadığımızın
farkında mıyız? Her şeyi sıradanlaştıran, sıradanlaştırarak öldüren bir hayat
tarzının kurbanları olarak Ramazan’ı örfe saplayarak içini, özünü
dinamitlediğimizin farkında mıyız?
“Nerde o eski Ramazan’lar” diyorlar ya hep! Gerçekten
o eski Ramazan’lar Ramazan mıydı acaba? Yani o Ramazan’larda da tıka basa
doldurmuyor muyduk midelerimizi? O Ramazan’larda da, en hızlı imamı aramıyor
muyduk teravih için? O Ramazan’larda da, midemize oruç tuttururken gönlümüzü ve
dilimize şeytana teslim etmiyor muyduk? O Ramazan’larda da şeytanlarımıza fink
attırmıyor muyduk içimizin sokaklarında? O Ramazan’larda da, Ramazan’ı
karnavala dönüştürmüyor muyduk? O Ramazan’larda da, ibadetleri rutine kurban
etmiyor muyduk?
Evet geldi ve içimizde solumaya başladı Ramazan! Peki
şimdi ne yapacağız? Nasıl gireceğiz Ramazan’a? Hazır mıyız, hazır olda mıyız?
Allah’ın huzurunda hazır olda olmayanların huzuruna iner mi Ramazan göklerden?
Göklerden ineni yerde nasıl karşılayacağız? Yer hazır mı? Allah’ın en seçkin
ayı Ramazan’a hazır mı yeryüzü? Soru üstüne soru soruyorum çünkü, halimiz tam
bir çıldırmışlık! Sokaklarında çılgınlığın hüküm sürdüğü bir coğrafyaya Ramazan
nasıl ve ne kadar gelir Allah aşkına? Bu derece çıplaklığa hayat veren
bedenlere iner mi gerçekten Ramazan? Sahillere uğrar mı mesela? İçimizin
yangınlarının her tarafı aleve dönüştürdüğü bir dünyaya lütfeder mi Ramazan
gerçekten? Masumların katledildiği bir dünyaya şeref verir mi Ramazan?
İnsanın şerefi değil midir Ramazan? Nefsine zulmedenlerle, başkalarının nefeslerine
zulmedenlerin bu kadar ittifak ettiği bir dünyaya teşrif eder mi Ramazan?
Uykuya tutturduğumuz oruçlara iner mi hiç Ramazan?
Gündüz geçirdiğimiz aç vakitlerin intikamına
dönüştürdüğümüz iftarlara iner mi hiç Ramazan? Gecelerini ibadetle mamur edeceğimiz ayı uyuyarak ya
da karnavala dönüşmüş meydanlarda sabahlayarak geçirirsek gerçekten Ramazan
bize gelmiş olur mu? Ramazan bir şölen, bir gösteri ve gösteriş ayı mıdır? Oyun
ve eğlence olsun diye yaratılmamış dünyanın, hiç te oyun ve eğlenceyle alakası olmayan
ayını, oyun ve eğlenceye dönüştürme telaşımız nedir böyle? İbadet, tefekkür ve
aşk ayı Ramazan, bugün neyin ayıdır artık? Allah’a yönelmenin ve yükselmenin en
mütecessim ayı Ramazan, neyin ayıdır artık? İnsanların birbirlerine giderek
Allah’a vardıkları ay Ramazan, neyin ayıdır artık? Her sabahı gözden öte
gönülle karşılamanın ve güneşi kendinle doğurmanın ayı Ramazan artık neyin
ayıdır?
Ramazan bize yaklaşırken biz, kime yaklaşıyoruz? Okuyacağımız kitapları hazırladık mı?
Yapacağımız ibadetlerin sevinci içimizi ele geçirdi mi? İtikafa girmenin
hayalini kuruyor muyuz? Ziyafet ziyafet dolaşmayıp Ramazanın tadına varma
düşüncesinin neresindeyiz? Az yiyip, az uyuyarak ve onlardan daha az konuşarak
Allah’la daimi bir iletişimin heyecanı içimizi kaplıyor mu? İndirildiği ay olan
Kur’an’la haşır-neşir olmanın ve bizi her ayetiyle çarpmasına izin vermenin
açıklığı içinde miyiz? Kur’an’ı hatmetme derdinden çok hazmetme derdimiz var
mı? Derin derin tefekkür sahneleri için bileniyor muyuz? Allah’tan dilenmek için
kendimizi biliyor muyuz?
Yakında gününü göreceksin diyerek şeytana meydan
okuyabiliyor muyuz? Bütün
meydanları doldurmaya çalışan şeytana bütün meydanları dar edeceğimize yemin
edebiliyor muyuz? O’nun(Hz. Muhammed) gibi yaşamanın, onun gibi ibadet etmenin,
geceleri onun gibi geçirmenin, gündüzleri onun gibi nefes almanın, atmosfere
onun gibi değer katmanın,onun gibi bakmanın, onun gibi sahura kalkmanın, onun
gibi iftara yürümenin, onun gibi fıtrattan hiç ayrılmamanın, onun gibi bütün
varlığımıza oruç tuturmanın, onun gibi her zerremize namaz kıldırmanın
neresindeyiz? Efendimizin varlığının ve ağırlığının kaçta kaçıyız?
Alıştığımız bir Ramazan’a bir türlü neden
ulaşamıyoruz? Alıştık evet! Çünkü Ramazan’da bir alışkanlık artık! Onu da
eğlenceye dönüştürdük bugün itibariyle! Onu da oyuncak ettik kendimize!
Ramazan’ı da karnaval yaptık olanca becerikliliğimizle! Bir yandan aç kalacak,
diğer yandan gülüp eğleneceğiz yine! Ve yine bu yüzden Ramazan bitince her şey
kaldığı yerden devam edecek! Kaldığı yerden çünkü, Ramazan’da kaldığı yerden
devralmıştı ve aldığı yere geri iade edecek zamanı! Yani rahmet olmayacak
Ramazan, yani merhamet olmayacak Ramazan! Yani asalet olmayacak Ramazan! Yani
zerafet olmayacak Ramazan! Yani nefaset olmayacak Ramazan!
Sahi öyle mi olacak gerçekten?
Bu Ramazan böyle olmasın lütfen! Bu Ramazan başka olsun! Fert fert başka olsun! Mü’min’den mü’min’e bambaşkalıklarla dolsun! Bu Ramazan karnaval olmasın! Bu Ramazan,meydanlar boşalıp insanlar dolsun! Bu Ramazan insanlar ol-sun! Ve Ramazan bitince Ramazan bitmesin! 11 ayın sultanı 12 aya sultan olsun! Bu Ramazan, Sultan Ahmet ya da Eyüp sultan eviniz olmasın! Eviniz, Sultan Ahmet veya Eyüp Sultan olsun! Dışımızı boşaltırken içimizi dolduralım! Görüntüye değil görünmeyene verelim kendimizi! Görünmeyerek görünene verelim kendimizi! Kendimizi aldığımıza, verelim kendimizi!
Sahi öyle mi olacak gerçekten?
Bu Ramazan böyle olmasın lütfen! Bu Ramazan başka olsun! Fert fert başka olsun! Mü’min’den mü’min’e bambaşkalıklarla dolsun! Bu Ramazan karnaval olmasın! Bu Ramazan,meydanlar boşalıp insanlar dolsun! Bu Ramazan insanlar ol-sun! Ve Ramazan bitince Ramazan bitmesin! 11 ayın sultanı 12 aya sultan olsun! Bu Ramazan, Sultan Ahmet ya da Eyüp sultan eviniz olmasın! Eviniz, Sultan Ahmet veya Eyüp Sultan olsun! Dışımızı boşaltırken içimizi dolduralım! Görüntüye değil görünmeyene verelim kendimizi! Görünmeyerek görünene verelim kendimizi! Kendimizi aldığımıza, verelim kendimizi!
Allah’ım, Ramazan’ı bize ulaştırdığın gibi bizi de
Ramazan’a ulaştır! Ramazan’ın damarlarında kan yapıp akıt bizi! Ve bizi
Ramazan’a bağışla! Bizi bağışla! Bizi bağışla!